Glokom
Glokom, göziçi sıvısının iyi boşalmaması yüzünden göz tansiyonunun artması.[1]
Halk arasında göz tansiyonu ve karasu adlarıyla bilinen glokom, milyonlarca insanı etkileyen yaygın bir göz hastalığıdır.
Tedavi edilmezse görme kaybına neden olabilir. Glokomda, göz içindeki sıvı basıncı, görme yeteneği için gerekli olan göz sinirine zarar verecek düzeyde yüksektir. Glokom tüm dünyada en sık kalıcı görme kaybı nedenidir. Kırk yaşın üzerinde yaklaşık olarak her 40 kişiden 1'inde görülür ve hastalığın ortaya çıktığı 20 kişiden 1'inde her iki gözde kalıcı görme kaybına, yani total körlüğe neden olur. Bu hastalık iki türlü gerçekleşir: kalıcı glokom ve süreksiz glokom. Kalıcı glokom ömür boyu devam eder ama süreksiz glokom yorgun anlarda belirmeye başlar.[2]
Belirtiler
[değiştir | kaynağı değiştir]Normalde göz içi oluşumların beslenmesi için göz içerisinde sürekli olarak bir sıvı mevcuttur. Bu göz içi sıvı, aynı zamanda sürekli olarak bazı kanallarla göz dışına atılır. Glokom, göziçi sıvısını dışarı boşaltan bu kanallarda yapısal olarak tıkanıklık oluşması veya sonradan bazı hastalıklar nedeniyle ortaya çıkar. Göziçi sıvısının yeterli boşalamamasına bağlı olarak göz içinde basınç yükselir ve yükselen göziçi basıncı da görmeyi sağlayan göz siniri hücrelerinin beslenmesini engeller. Göz siniri hücreleri yükselen göziçi basıncı nedeniyle hasar görerek yavaş yavaş öldükçe çevreden merkeze doğru görme kaybı ortaya çıkar. Hücrelerin tümü öldüğü zaman kalıcı total görme kaybı oluşur.[3]
Kimler glokoma eğilimlidir?
[değiştir | kaynağı değiştir]Glokom dünyada milyonlarca kişide görülen ve her insanda ortaya çıkabilecek bir hastalıktır. Bununla birlikte bazı faktörler hastalığın ortaya çıkma riskini arttırabilir. Toplumda 40 yaş üzerinde %2, 60 yaş üzerinde %10 oranında görülür. Glokom herkeste ve her yaşta görülebilir. Ancak 40 yaşın üzerinde olanlar, ailesinde glokom bulunan kişiler, şeker hastalığı, hipertansiyonu, yüksek miyopisi ve damar hastalığı bulunanlar glokomun daha sık görüldüğü grupta yer alırlar. Özellikle glokom hastalığının ailesel geçişinin önemli olduğu ve ailesinde göz tansiyonu bulunan kişilerin bu hastalığın görülmesi açısından normale göre 8 kat daha fazla risk altında olduğu göz önünde tutulmalıdır.
Glokom riskini artıran faktörler
[değiştir | kaynağı değiştir]- İlerleyen yaş, ailede glokom geçmişi (genetik yatkınlık)
- Sigara, şeker hastalığı, migren
- Miyopi, yüksek düşük kan basıncı
- Uzun süreli kortizon tedavisi
- Göz yaralanmaları
Bu özelliklere sahip kişilerin glokom yönünden göz muayenelerini yaptırmaları uygun olur.[4]
Teşhis
[değiştir | kaynağı değiştir]Hastalık herhangi bir belirti vermediğinden ve oluşan görme kaybı geri döndürülemediğinden glokomda erken tanı çok önemlidir. Hastalık ne kadar erken tespit edilirse, görme kaybı da o derece az olacaktır. Glokom tanısında konunun uzmanı göz hekimi tarafından yapılan detaylı bir göz muayenesi çok önemlidir. Bu muayenede görme keskinliğinin belirlenmesinin ve rutin göz kontrollerinin yanı sıra göziçi basıncının yani göz tansiyonunun ölçümü, göziçi sıvısının dışa boşaldığı kanalların yer aldığı bölgenin kontrolü ve göz sinirinin durumunun değerlendirilmesi yapılır. Gerektiği takdirde bilgisayarlı görme alanı ve göz siniri analiz yöntemleri tanıda önemli rol oynar. Göz tansiyonu 21 mmhg'ya kadar normal kabul edilir ve bunun üzerindeki değerler yüksek göz tansiyonu olarak değerlendirilir. Buna karşın göz tansiyonu tek kriter değildir ve göz tansiyonu normal ölçülen ve göz siniri hassas olan kişilerde de glokom hastalığı görülebilir. Göz tansiyonunun normalden yüksek olduğu veya normal olduğu halde göz sinirinin hasar gördüğünden şüphelenilen olgularda bilgisayarlı görme alanı ve göz siniri analiz tetkikleri göz sinirinin hasarının varlığının ve derecesinin belirlenmesinde, zaman içindeki değişimin saptanmasında önemlidir.[3]
Tedavi
[değiştir | kaynağı değiştir]Glokom hastalığının tanısı konulduktan sonra bugün için tedavide amaç göz tansiyonunu düşürerek göz sinirinin hasarını durdurmak ve görme kaybının ilerlemesini engellemektir. Bu amaçla uygulanabilecek yöntemler ilaç tedavisi, laser tedavisi ve cerrahi tedavi olarak üçe ayrılabilir. Bugün için genelde tanı sonrası ilk seçilen yöntemin ilaç tedavisi olmasına, ilaç tedavisine yeterli derecede yanıt vermeyen hastalarda laser tedavisinin ya da cerrahi tedavi yöntemlerinin uygulanmasına karşın, özellikle geç dönemde tanı konulan ya da sürekli ilaç kullanımının uygun olmadığı olgularda doğrudan laser girişimleri ya da cerrahi yöntemler de kullanılabilir. Glokomda ilaç tedavisinde son yıllarda önemli gelişmeler sağlanmış, etkili yeni ilaçlar tedavinin başarısını büyük ölçüde artırmıştır. İlaç tedavisinde önemli olan hastanın ilaçları sürekli olarak düzenli kullanmasıdır. İlaç kullandırılmayan veya ilaç tedavisine yanıt vermeyen olgularda kullanılan cerrahi yöntemler de son yıllarda giderek artan oranda başarılı olmakta, sürekli ilaç kullanım zorunluluğunu da ortadan kaldırarak etkili tedavi sağlayabilmektedir.
Glokom hastalığına karşı geliştirilen yeni bir ilacın “yan etki” olarak kirpikleri uzattığı saptandı. Miami Üniversitesi'nde yapılan bir deneyde de söz konusu ilaç bir jelle karıştırıldı. Araştırmaya katılanlardan bir gruba ilacın etken maddesinin bulunduğu jel verilirken diğer gruba bu maddenin bulunmadığı bir jel verildi. Deneklerden jeli her iki göze de düzenli olarak uygulamaları istendi.
İlacın bulunduğu jeli tatbik edenlerin kirpikleri 6 haftada 2 milimetre uzadı. Bu kişilerin kirpiklerinin, içinde ilacın bulunmadığı jel sürenlerinkinden iki kat hızlı uzadığı tespit edildi. Ancak ilacın kirpikleri nasıl uzattığı henüz bilinmiyor.
- Enjeksiyon
Glokom iğnesi, aslında glokom tedavisi için kullanılan bir ilaç enjeksiyonudur. Bu tedavi yöntemi, özellikle göz içi basıncını düşürmeye yönelik ilaçların yeterli etki göstermediği veya hasta tarafından düzenli kullanılmasının zor olduğu durumlarda uygulanabilir. İğne ile uygulanan ilaçlar, göz içi basıncını düşürerek optik sinire zarar verme riskini azaltmaya yardımcı olur.
Glokom iğnesi, genellikle göz doktoru tarafından steril bir ortamda uygulanır. İğne uygulamasından önce göz, lokal anestezi ile uyuşturulur ve ardından ilaç gözün ön veya arka kısmına enjekte edilir. İşlem sırasında hasta genellikle çok az ağrı veya rahatsızlık hisseder.
Glokom iğnesi tedavisi, başka glokom tedavi yöntemlerine ek olarak veya onların yerine kullanılabilir. Bu tedavi yöntemi, göz içi basıncını etkili bir şekilde düşürmeye yardımcı olabilir, ancak her hastanın bireysel durumuna ve tedaviye verdiği yanıta bağlı olarak sonuçlar değişebilir. İğne uygulamasının ne sıklıkla yapılması gerektiği, hastanın durumuna ve göz doktorunun önerilerine bağlıdır.[3]
Kaynakça
[değiştir | kaynağı değiştir]- ^ Jayaram, Hari; Kolko, Miriam; Friedman, David S.; Gazzard, Gus (11 Kasım 2023). "Glaucoma: now and beyond". Lancet (London, England). 402 (10414): 1788-1801. doi:10.1016/S0140-6736(23)01289-8. ISSN 1474-547X. PMID 37742700. 3 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Şubat 2024.
- ^ "TOD - Türk Oftalmoloji Derneği". todnet.org. 11 Ağustos 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Aralık 2020.
- ^ a b c Weinreb, Robert N.; Aung, Tin; Medeiros, Felipe A. (14 Mayıs 2014). "The pathophysiology and treatment of glaucoma: a review". JAMA. 311 (18): 1901-1911. doi:10.1001/jama.2014.3192. ISSN 1538-3598. PMC 4523637 $2. PMID 24825645. 14 Şubat 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Şubat 2024.
- ^ McMonnies, Charles W. (2017). "Glaucoma history and risk factors". Journal of Optometry. 10 (2): 71-78. doi:10.1016/j.optom.2016.02.003. ISSN 1989-1342. PMC 5383456 $2. PMID 27025415. 6 Mayıs 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Şubat 2024.