1844 Elyazmaları
Makale serilerinden |
Marksizm |
---|
1844 Ekonomik ve Felsefi Elyazmaları (aynı zamanda Paris Elyazmaları olarak da bilinmektedir) Karl Marx tarafından 1844 yılı Nisan ve Ağustos ayları arasında yazılmış bir dizi nottur.[1] Hayatta olduğu süre içerisinde yayımlanmayan bu notlar ilk kez 1932 yılında Sovyetler Birliği'ndeki araştırmacılar tarafından yayımlanmıştır.
Önemi
[değiştir | kaynağı değiştir]Elyazmaları Marx'ın ekonomik çözümlemelerinin ve Hegel eleştirisinin erken dönem ifadesidir. Notlar özel mülkiyet, komünizm ve para konuları da dahil olmak üzere geniş bir konu yelpazesini içermektedir. Bunlar en çok, Marx'ın, modern endüstri toplumlarının içinde bulunduğu şartların çalışanların kendi emekleri ile aralarında bir yabancılaşmanın (Marx'ın yabancılaşma teorisi) oluşmasına yol açacağı iddiası nedeniyle bilinmektedir.[2]
Genç Marx'ı Anlamak İçin
[değiştir | kaynağı değiştir]1844 Elyazmaları Marx'ın düşüncesinin erken dönem oluşumunu gösterdiği için, yayımlanması, özellikle daha önceki çalışması olan Alman İdealizmi ile Marksizm arasındaki ilişki açısından, Marks ve Marksizm üstüne yapılan son akademik çalışmaları ciddi bir şekilde etkilemiştir. Genç Marx son zamanlara kadar hep göz ardı edilmişti, çünkü erken dönem çalışmaları Das Kapital'de olduğu gibi "ekonomik", yeterince "bilimsel" bulunmayıp çok "felsefi" olduğu düşünülüyordu. Ne var ki Marksist Hümanistler bu kitabı Marks'ın en önemli kitaplarından biri ve onun düşüncesini ve Marks'ın düşüncesine dayanan Marksizmi anlamak için çok gerekli görmektedirler.
Eser Hakkında Genel Bilgi
[değiştir | kaynağı değiştir]İlk elyazmasında, Marks, Feuerbach'ın Hristiyanlığın Özü (1841) kitabından uyarladığı yabancılaşma teorisini ortaya koymaktadır. Kapitalizm ortamında yaşamak için insanların her geçen gün daha fazla nasıl "iş"in egemenliğine girdiğini açıklamaktadır. Bu şu demektir:Daha önceleri doğal isteklerini karşılamak için insanlara doğanın bir parçası olmak yeterken, modern toplumlarda eğer bir kişi yemek istiyorsa çalışmak zorundadır:bir insanın hayatta kalması tamamen para sayesinde olmaktadır. Böylece, "ürettiği nesnenin kölesi olması doğrultusunda" eğer çalışan yabancılaşıyorsa, bu, çalışan iki kere yabancılaşma yaşıyor demektir: "birinci olarak, bir iş amacı vardır; bu iş bulmasıdır [kişi şöyle der: "Sonunda bir iş buldum!"] ve ikinci olarak, temel gereksinimlerini karşılamış olur. Kişi, işe, öncelikle bir çalışan daha sonra bir fiziksel varlık olarak varolabilme olasılığını bağlamış olmaktadır. Bu bağımlılığın [veya köleliğin] son noktası kendisinin bir fiziksel varlık olarak yaşamını sürdürebilmesi için ona izin veren çalışan olarak kendi kalitesi ve ancak fiziksel bir varlık olarak bir çalışan olmasıdır. Başka bir deyişle, çalışan yaşayabilmek için işe bağımlıdır; ancak gerçekte yaşamaz, bir çalışan olarak ancak hayatta kalabilir. İş, "insan doğası"nın gerçekleşmesi yerine sadece daha fazla zenginlik yaratmak içindir. Bu "insan doğası" kavramı da, çok fazla "hümanist" bulunması dolayısıyla liberalizm ve burjuva felsefesine yakın görüldüğü için (kelime anlamı olarak: 1789 İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi'nde ifade edilen İnsanın burjuva haklarına dayanan bir felsefe) bu metnin içinde uzunca bir süre görmezden gelinen önemli unsurlardan biri olmuştur.
Metnin Ana Konuları
[değiştir | kaynağı değiştir]Genel bakış
[değiştir | kaynağı değiştir]1844 Ekonomik ve Felsefi Elyazmaları (aynı zamanda Paris Elyazmaları olarak da bilinmektedir) Karl Marx'ın en erken yazılmış Ekonomi ve Felsefe yazılarıdır. Ancak 1930'larda, Sovyet Devrimleri gerçekleştikten çok sonra bulunmuş ve basılmıştır. Marx Hegel'in yabancılaşmayı nasıl anladığı kavradığını göstermektedir. O bir çalışanın dört biçimde yabancılaştığını kabul etmektedir:
1. Ürettiği üründen yabancılaşması
2. Emeğin kişiye özelliğinin kalmaması
3. İnsan ırkına yabancılaşma
4. Diğer insanlara yabancılaşma
Para ve Yabancılaşmış İnsan
[değiştir | kaynağı değiştir]- Klasik ekonomistlerin yaklaşımı:
Klasik siyasal ekonomide, Adam Smith gibi ekonomistler teorilerini gümüş ve altın gibi değerli metaller veya para ölçüleriyle belirlenen değer kavramına dayanarak ortaya koyarlar; üretim maliyetleri yani bir ürün içindeki emeğin tutarı ve Marx açısından, arz ve talebin karmaşık teorisi. Para gerçekte mal değiş tokuşunda yaşanan zorlukların üstesinden gelmek için icat edilmişti çünkü eskiden de ve hala beş portakal karşılığı yarım köpek alım satımı zordur. Bundan dolayı, deneyci John Stuart Mill'in dediği gibi, para sadece daha esnek olan bir değişim aracıdır.
- Marx açısından "para"nın sorunu:
Marx için, para ile ilgili sorun bir değişim aracı olan paranın gerçek bir mal haline gelmesi gerçeğiydi. O belli bir veya birkaç malın değerini yansıtmıyordu ancak bu malların değeri belli bir miktar para ile temsil ediliyordu. Dolayısıyla paranın esnekliğine bağlı olarak yeterince var olabildiği sürece para her şeyi satın alabilirdi.
Değişim için piyasa işleyişi değişti ve Marx piyasa mantığını tersine çevrimi olması adına geleneksel formül olan Mal-Para-Mal (C-M-C)'ın tam tersi pazar ilke formülü olan Para-Mal-Kar (M-C-M1)'a sahip çıktı. Aynen Aristo gibi, piyasa sisteminin saf bir değişim ihtiyacına değil kar isteğine hizmet ettiğini iddia eder. Kar etmek için, para biriktirilmelidir ve sonuç olarak bu, kapitalizmde, Marx'ın gerçek düşman diye nitelediği, sermaye birikimini oluşturmaktadır. Sermayeyi birikmiş emek olarak tanımlar.
- Piyasa İşleyişinin Sonuçları:
İnsanlar materyalist ölçülere göre değerlendirilmektedir. Bu aynı zamanda kendi ahlakları için ekonomik bir yargılama da oluşturmaktadır. Sonuçta insanın bireyselliği ve ahlakı para için bir araç olmaktadır. Temel insan idealleri tamamen değişmektedir. İnsanın ana hedefi, her şeyi bir kenara bırakarak olabildiğince çok para kazanmaya yönelmektedir. Bu kapitalist ve çalışan arasındaki farkları ve bunların içeriğini oluşturmakta ve varlıklı olana güç vermektedir. Bu aynı zamanda fakir olanın zengin olana daha da bağımlı olmasına neden olmaktadır çünkü onlar zenginin emrindeki çalışanlardır.
- Marx'a Göre Kapitalist Piyasa Neden Kötü?:
Bu fakirler için daha da kötüdür çünkü onlar kapitaliste emeklerini satmak zorundadır ve bunun karşılığı da onlara bir maaş ödenmektedir. Öte yandan kapitalist çalışan tarafından katılan emeğin gerçek değerinin karşılığından daha azını ödemektedir. Ürünü piyasaya sürdüğünde çalışan kişi o ürünü gerçekte oransal olarak hakkettiğinden daha fazla bir fiyattan satın almak zorunda kalır. Dolayısıyla fakir için sermaye biriktirmek imkânsız hale gelmektedir ve öte yandan kapitalist için ise kendi sermayesini artırmak bir o kadar kolaylaşmaktadır. Fakirlere yönelik bir ikiyüzlülük ve boyun eğdirme ortamı yaratılmıştır. Bu düşünceyi daha da ileri götürerek, kredi ilişkisi gerçekte kötü amaçlı kullanım ve suistimal ticaretinin bir nesnesi haline gelmektedir. Bu süreç devlet seviyesine hızlıca ulaşarak devleti sermayedarların gücü haline getirir. Marx, kredi unsurunun bankacılıkta mükemmelleştirildiğini kabul etmektedir.
Marx için yabancılaşmanın ana nedeni paranın tiranlaşmasıdır. İnsanın ürettiği bir ürünün değişiminde insan emeğinin değişimi insanın gerçek özgün davranışıdır diyerek Aristo'ya atıfta bulunur. Marx insanın gerçek bilinç ve kendine özgü varoluşunun toplumsal hareket ve tatmin olduğunu söyler.
- İnsan doğasının gerçekleşmesi
Dahası insan doğasını gerçek ortak yaşamda görmez ve bu şekilde varolmaz ise, insan kendi ortak yaşamını yaratarak kendi ortak insan doğasını oluşturur. Daha sonra Aristo gibi özgün ortak yaşamın düşünceden değil de metaryal özden, ihtiyaçlardan ve bencillikten kaynaklandığını iddia eder. Ancak Marx'ın dünya görüşüne göre, yabancılaşma sürecinde insan etkileşimine nesneler arası bir ilişki gibi ikinci derece bir önem verileceğinden dolayı yaşam gerçek ortak bir yaşam biçimi oluşturulması için insana göre düzenlenmelidir. Tek başına bilinçlilik yeterli değildir.
- Yabancılaşma ve mal sahipliği
Yabancılaşmayı mal sahipliği ile ilişkilendirirken Marx, yabancılaşmanın insanlar arası ilişkiyi mal sahipleri arası ilişkiye dönüştürdüğü sonucunu çıkarır. İhtiyaçları karşılamak için, ticaret ve sermaye ilişkisi açısından bir eşitlik yaratmak adına mal değiş tokuşu yapılmak zorundadır. Buna emek-değer teorisi denir. Malın şahsiliği kalmaz. Artık daha sonra onu gerçek bir değer olmasını sağlayacak bir değişim değeridir.
- Yabancılaşmanın nedeni
Yabancılaşmanın nedeni üretim ve paranın özel mülkiyeti üstüne inşa edilen kapitalizmde aranmalıdır. Kapitalist işi işçi sınıfı sömürecek şekilde düzenlemiştir. Gerçekte kapitalist sınıf zenginleşirken aynı anda hayvanlaşma seviyesine geri dönülmüştür.
Dış bağlantılar
[değiştir | kaynağı değiştir]- 1844 Elyazmaları 4 Ocak 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (Fransızcadan Türkçeye çeviren Kenan Somer, Temmuz 1976)